Selfie, yani TDK’nın belirlediği Türkçe anlamıyla “Özçekim” son aylarda büyük bir patlama gösterdi ve toplumun büyük bir çoğunluğuna bir virüs gibi sirayet etti. Daha önce gençler arasında az da olsa rağbet gören ama gene itibariyle hafif “Aptalca” bulunan kişinin kendi fotoğrafını çekip internette yayınlama eylemi, Hollywood yıldızlarının Oscar töreninde bu eylemi faaliyete geçirip herkes tarafından konuşulmasından sonra iyice “Moda” haline geldi.

Artık sadece gençler değil; ünlü müzisyenler, çok okunan yazarlar, yıldız futbolcular, aklı başında gazeteciler ve daha toplumun birçok kesiminden insan, “Özçekim” denen bu akıma kendini kaptırmış gibi görünüyor.

Haliyle sosyal medyada bunca “Özçekim” fotoğraf paylaşıma girince, insanlar başkalarının çektiği ilginç ve gösterişli fotoğraflara ister istemez daha fazla ilgi duymaya başladılar. Kimileri ünlü bir simayla, kimileriyse muhteşem bir manzara önünde, ultra lüks bir otomobilin direksiyonu başında ya da melek kadar güzel bir kızla yanak yanağa selfie pozlar verip bunları sosyal medyada paylaştılar.

Bunca şatafat, farklılık, ilginçlik arasında, bu akıma dahil olmak isteyen diğer insanlar da en az onlar kadar özgün ve ilginç fotoğraflarla karşılık vermek zorunluluğuyla karşı karşıya kaldı tabi.

Gazete ve haber sitelerine düşen haber ise bu akımın vurduğu sıradan bir vatandaşımızı konu ediyordu: Bir polis memuru. Sıradan bir günde sıradan çekilmiş bir fotoğraf değildi tabi bu fotoğrafı günün konusu yapan. Boğaziçi köprüsünde intihar girişiminde bulunan bir insana müdahale etmek için olay yerine gelen ekibin içindedir o polis memuru. “Özçekim” yapmak istediği manzara işte tam olarak buydu: İntihar girişiminde bulunan aciz,dertli,zavallı ve yardıma muhtaç o perişan adamın önüne geçip cebinden belki de iki bin liraya, yirmi dört ay taksitle aldığı cep telefonunu çıkarıyor, sırtını o perişan haldeki adama çeviriyor ve o meşhur pozunu veriyor…

Fotoğraf çekilmek abes bir şey değildir. Fotoğraf aslında modern zamanda üretilmiş çok güzel bir sanattır üstelik. Fakat modern bireyler, gelişmiş teknolojinin, modanın, paranın insana bahşettiği edinimleri ve zevkleri kullanırken, bilinci ve vicdanı bu kadar arka plana atması maalesef bu tarz anormal sonuçlar doğurabiliyor.

“Özçekim” gibi daha nice akımlar, eğlenceler peyda olacaktır tabi önümüzdeki yıllarda. Bu gelişmeler tecessüm ederken, insanoğlunu bu hızlı değişimleri başı dönerek ve kendini kaybederek değil; bilincini ve vicdanını ön planda tutarak, “Öz”ünü koruyarak karşılamalıdır. “Özçekim” karşısında “Öz”ümüzü kaybetmeden ayakta durmakla işe başlayabiliriz!